Her yıl milyonlarca turisti ağırlayan ve hem coğrafi konumu hem de pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan İstanbul, tarihi ögeleriyle en ön planda yer alan illerimizden biri. Kültürel, sosyal, dini pek çok ögeyi bünyesinde barından ve yapılan restorasyon çalışmalarıyla geçmişten kalma kültürel mirasın turistler için önemli çekim merkezi olduğu İstanbul’da en fazla ziyaret edilen yerlerden biri de Topkapı Sarayı.

İstanbul’un fethi sonrası Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmaya başlanan ve 1478 yılında tamamlanan Topkapı Sarayı zaman içerisinde yapılan eklemelerle genişletilmiş ve 19. yüzyılda şu anki mevcut durumunu almış saraylardan biri. Yedi yüz bin metrekare alana kurulmuş olan saray yaklaşık 400 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğunun idaresinin yönlendirildiği ve hükümdarlara ev sahipliği yapmış bir yapı.

1924 yılında müze haline getirilen Topkapı Sarayı bugün üç yüz bin metrekare genişliği ve yine üç yüz bin arşiv belgesiyle dünyanın en büyük ve en fazla ilgili gören saray müzelerinden biri durumunda. Bugüne kadar sarayın ziyaretçilere açılmış olan kısımları yoğun ilgi görmekle birlikle sarayın turistler tarafından en fazla merak edilen kısımlarından biri de Harem kısmı.

Topkapı Sarayı içerisinde bulunan ve hükümdarların evi olarak da kabul edilen, Valide Sultanın hayatını geçirdiği Harem, yapısal olarak ayrı küçük bir saray özelliğine sahip denilebilir. Bugüne kadar sadece Dolaplı Sofa, Kara Ağalar Taşlığı, Cariyeler Koridoru, Valide Sultan Dairesi, Hünkar Sofrası, 3. Murat Has Odası, Çifte Kasırlar, Harem Mescidi, Gözdeler Taşlığı ve Altın Yol’un kısımlarının ziyarete açıldığı Harem’de 2014 yılında başlatılan Restorasyon çalışmalarında sona gelindi.

Harem içerisinde bulunan Kadın Efendiler, Cariyeler Taşlığı ve Harem Hastanesi bölümlerinin restore edilmesi sonucunda bu bölümler de ziyaretçilere açılabilecek. Hükümdarların evi olarak kabul edilen Harem kısmının önemli özelliklerinden biri de Harem Hastanesi. Hastane hem Harem’de bulunan hem de saray kadınlarının tedavilerinin yapıldığı oldukça özellikli bir mimari yapı. Ayrıca bu hastanenin Sultan Abdülaziz dönemindeki kolera salgınında kullanılmış olması da hastaneyi önemli kılan özelliklerden biri. Tüm çalışanları kadınlardan oluşan hastanede, ecza odası, hastalar ustası odası, hastalar odası, mutfak, hamam, odunluk, gasilhane, çamaşırhane ve bazı odalar yer alıyor.

2021 yılı sonuna kadar restorasyon çalışmalarının tamamlanarak Harem’in ziyaretçilere kapalı olan kısmının yerli ve yabancı turistlere açılması planlanıyor.